fuRS. Soru Soruyu soran Misafir Tarih 2008-02-09 Okunma sayısı 21152 EğitimTürkiye'ye En Uzak Ülke Hangisidir Ve Ne Kadar Uzaklıktadır?Türkiye'nin coğrafi konumu dikkate alınarak sınır komşuları merak edilir. Bu ve benzeri birçok soru akla gelebilir. Bunlardan birisi de Türkiye'ye en uzak ülkenin hangisi olduğudur. İşte merakla okuyacağınız bilgileri sizler için derledik. Türkiye' ye en uzak ülke hangisidir ve ne kadar uzaklıktadır? İşte, merak edilen tüm - 0240 Son Güncellenme - 0240 Güncelleme - 0240Türkiye'ye coğrafi olarak en yakın ülkeler sınır komşuları olan ülkelerdir. Fakat bir de Türkiye' ye en uzak ülkenin hangisi olduğu merak edilmektedir. Türkiye'ye En Uzak Ülke Hangisidir? Dünya üzerinde Türkiye'ye un uzak ülke "Endonezya" dır. Bu Güneydoğu Asya ülkesi dünya üzerinde en kalabalık Müslüman nüfusa sahip bir ülkedir. Endonezya ayrıca 250 milyon nüfusu ile dünyanın en kalabalık Endonezya'ya komşu ülkeler ise Avustralya, Filipinler, Singapur ve Malezya gibi ülkelerdir. Türkiye'ye En Uzak Ülke Hangisidir ve Ne Kadar Uzaklıktadır? Türkiye ile Türkiye' ye en uzak ülke olan Endonezya arasındaki mesafe tam olarak 15966 km'dir. Endonezya bir Güneydoğu Asya ülkesidir. Endonezya Okyanusya' da yer alan bir ülkedir. Endonezya bir adalar ülkesidir. Yaklaşık 17508 adadan meydana gelmiştir. Endonezya' nın başkenti ise "Cakarta"dır. Kaptan James Cook’un keşfi ile İngiliz sömürgesine dönüştürülmüş Polinezya yerlileri Maori’lerin kutsal toprakları... Nüfusu 500 bin Avustralyalının bu ülkede ikamet etmesine karşın henüz 5 milyona ulaşamazken 70 milyon Merinos cinsi koyunu beslemesi hayvancılıktaki önemini göstermekte. Dünya coğrafyasında sakin bir ülke örneği bilinmesine karşın geçtiğimiz günlerde yaşanan terör olayı ile birden olumsuzluk hedefi haline geldi. Herkes şaşkın, Yeni Zelandalı hepten şaşkın ve şok halinde. Travmayı atlatmaları da zaman alacak eminim. Yeni Zelanda’lıları anlamak için onları yakından ve yerinde tanımak gerek. Kendi öyküme başlamadan bir parantez açmak isterim. Özellikle Birleşmiş Milletler'in yaptığı araştırmalarda Yeni Zelanda adı listelerde ilk beşte olmasa bile ilk onda mutlaka yer alır. Uygarlık, refah, mutluluk, eğitim, yolsuzlukla mücadele, yaşam standardı, sekülerlik, din özgürlüğü, sosyal yardımlaşma, suç oranı en düşük ülkeler arasında ilk sıralarda keza güvenli yaşamda da Yeni Zelanda adı listelerin başındadır. Yeni Zelandalı yönetmen Peter Jackson’ıın ödüllü “Yüzüklerin Efendisi” üçlemesinin üçüncü ve sonuncu filminin “Kralın Dönüşü” galası için başkent Wellington’a davet edilmiştim. Yıl 2004. 30 saatlik bir yolculuk sonrası Yeni Zelanda maceram öncelikle pasaport polisinde başladı. Genç kadın polis hayatında ilk kez Türk pasaportuna damga vurduğunu, bunun kendisi için büyük bir onur olduğunu ve evine gidince ilk iş ailesine bunu anlatacağını gülümseyerek söylerken “Anzak’lar ülkesine hoş geldiniz” dedi. Beni otele götüren taksinin kravatlı şık giyimli şoförü Türk olduğumu öğrenince “Büyük dayım Gelibolu’da savaşmış. Hava kararınca siperlerden iki düşman askerleri birbirlerine yiyecek, sigara atarlarmış. Biz anlatılanlarla Türkleri hep sevdik ve saydık” hatırlatmasını coşkuyla yaptı. Otelde yine sevgi seli ile karşılanmış, anı defterine bir şeyler yazmam istenmişti. Gala yemeğinde dünyanın dört bir köşesinden gelen medya mensupları onar kişilik yuvarlak masalara dağıtılmışlardı. Her masada bir Bakan ve eşi ev sahipliği yapıyordu. Bizim masaya Ticaret ve Balıkçılık Bakanı düştü. Herkes kendini tanıttı. Türk olduğumu öğrenince Bakan “Başbakanımız Helen Clark bu gece galanın açılış konuşmasını yapacak. Sizinle tanışmayı mutlak isteyecektir. Ben basın danışmanına burada olduğunuzu söyleyeyim” diyerek uzaklaştı. Daha sonra Maoriler ünlü “Haka” dansı gösterisinde bulundular. Jet lag’dan sersem gibi önümdeki yemeği tatmaya çalışırken birden biri “ Yeni Zelanda’ya hoş geldiniz” diye adeta kulağıma fısıldadı. Arkamı döndüğümde kadın Başbakan Helen Clark ile karşılaştım. “Şimdi konuşmamı yapacağım. Ama yarın sizi Başbakanlıkta kahvaltıya bekliyorum. Danışmanım David sizi bilgilendirir ” diyerek kürsüye doğru gitti. İlginçtir Başbakan Helen Clark konuşmasının ilk bölümü çok saydıkları Maori yerlilerinin dili ile yaptı ve alkış topladı. Ertesi gün bir Samoalı kadının kullandığı taksi ile Başbakanlığa gittim. Sıradan bir kamu dairesi gibiydi. Ne bir güvenlik önlemi, ne bir polis. Doğrudan resepsiyona gittim. Adımı verdim. Pasaportuma bakıp bir ziyaretçi kartını göğsüme yapıştırdılar. Sonra “İlerdeki asansöre binin 9. kat düğmesine basın Başbakan sizi karşılayacak” hatırlatması yaptılar. 9. katta asansörün kapısı açılınca karşımda dün gece masama kadar gelen Başbakan Helen Clark’ın güleç ifadesini gördüm. Yanında değil koruması, danışmanı bile ortalıkta yoktu. Makam odasına girdik çay, kahve ve kurabiyelerle yaklaşık 50 dakika Gelibolu’yu, Anzakları, Çanakkale Savaşını, Atatürk’ü konuştuk. Bana Atatürk’ün Anzak askerleri ve aileleri için gönderdiği mesajı ezbere okudu ve “Biz daha ilk okulda bunu öğreniyoruz. Çok anlamlı bu sözlerle Türkiye’ye olan sevgimiz ,saygımız her geçen gün yeni nesillerce de benimseniyor” yorumu ile büyük amcasının Gelibolu’da ön cephelerde savaşırken öldüğünü de paylaştı. Başbakan Helen Clark görüşme bitip beni uğurlarken “Gelecek Nisan ayında Gelibolu çıkartmasının 90. yılını Şafak Ayini ile kutlayacağız. Ülkenizde bizim misafirimiz olun” diyerek davette de bulundu. Elbette gittim. Otele döndüğümde Ticaret Bakanı beni yemeğe davet eden bir mesaj bırakmıştı. Beni gelip alacaklardı. Gittiğimiz restoranda Adalet Bakanı dışında Türkiye’nin o dönemki Wellington Büyükelçisi sayın Ünal Maraşlı’yı da davet etmişlerdi. Büyük bir incelikti. Adalet Bakanı ülkedeki suç oranının çok düşük olduğunu belirterek “Cezalar da sadece caydırıcı cinsten. Çoğu da buraya yerleşen yabancılarca işleniyor. Cezaevlerimiz genelde boş” bilgisi vermişti. Büyükelçimiz sayın Ünal Maraşlı beni daha sonra anahtarı bizde olan Atatürk Parkı'na götürdü. Burası Gelibolu Anzak koyuna doğal olarak çok benziyordu. Gelibolu’dan toprak getirtilmiş ve Atatürk’ün Anzak annelerine yazdığı o tarihi duygusal hitabı mermer taşının altına yerleştirilmiş. İnanılmaz bir tanıklık anıydı benim için. Bir Türk gazetecisi olarak yaptığım keyifli yolculuklardan biridir Yeni Zelanda ziyaretim. Şimdi bu korkunç olay yaşandı. Yeni Zelanda kendi dünyasında alabora oldu. Başbakan yine bir kadın. Jacinda Ardem. Ülke yönetimi önce nasıl bir tepki göstereceğini bilemedi. Sonra saate karşı toparlandı. Başbakan Ardem katliamdan bir hafta sonra Christchurch’te ki aynı camii de Cuma namazında birleştirici oldu İslam dünyasına ve Hıristiyan alemine çok ince mesajlar verirken öncelikle Hadis’ten alıntı kadınların başörtüsü takmasını istedi ve “Yaşta biz biriz. Kalbimiz kırık ama biz asla yenilmedik” sözlerini sarfederek teröre karşı ülkesinin tepkisini dile getirdi. Yeni Zelanda aslında bize hem çok ama çok uzak, hem de çok ama çok yakın... İddialı konuşmam gerekirse belki dünyada bizi en çok sayan, seven ve hayran olan tek ülke. Bunun içinde Yeni Zelanda’ya bu zor günlerinde sağduyulu olalım. Umarım yaşananlar ve sonrası bu güzel ülke ile kusursuz ilişkilerimizi incitmez, yıpratmaz. Önümüzde bir “Şafak Ayini” daha var. 25 Nisan’da yani bir ay sonra Yeni Zelanda ve Avustralyalılar Anzaklar ruhu adına fire vermeden bu geleneksel misyonları için yine Gelibolu’ya gelirler. Dünya Sağlık Örgütü, 53 ülkeyi kapsayan aşırı kilo ve obezite araştırmasının sonuçlarını paylaştı. Yapılan araştırma sonucunda Türkiye'nin obezite konusunda Avrupa'nın en sıkıntılı ülkesi olduğu ortaya çıktı. Üstelik çocuklarımız da büyük bir risk altındalar... Dünya Sağlık Örgütü DSÖ, hepimizi ilgilendiren ve ilgilendirdiği kadar da endişe verici olan bir açıklamada bulundu. Kurum tarafından yapılan açıklamada 53 ülkeyi kapsayan bir araştırma yapıldığı ve bu araştırma kapsamında obezitenin Avrupa'da bir salgına dönüştüğü ifade edildi. Yapılan araştırmalara göre obezite, Avrupa'da yıllık 200 bin kanser vakasına ve 1,2 milyon ölüme neden oluyor. Araştırmanın sonuçlarına baktığımızda, Avrupa'da yaşayan her 100 yetişkinden 15'inin aşırı kilolu ya da obez olduğunu görüyoruz. 5 yaş altında olan çocukların yüzde 8'i e obeziteden muzdarip durumda. Ayrıca okul çağındaki çocuklarda da durum pek iç açıcı değil. Araştırmaya göre okul çağındaki her 3 çocuktan 1 tanesi obez. Dünya Sağlık Örgütü, bu oranların ABD'den sonraki en yüksek rakamlar olduğunu belirtiyor. İşin asıl can sıkan yanı, hiçbir ülke bu konuda bir şey yapmıyor. DSÖ, Avrupa ülkelerinin obezite konusunda yeterli çalışmaları yapmadıklarını ve 2025 yılı hedeflerinin çok uzakta olduğunu duyurdu. Avrupa'da aşırı kilo probleminin en yüksek olduğu ülke Türkiye Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan araştırma, Türkiye'nin de kilo problemi olduğunu gözler önüne serdi. Zira Türkiye için açıklanan istatistiklere baktığımızda, Türkiye'nin yetişkin nüfusunun yüzde 66,8'inin aşırı kilolu, yüzde 32,1'inin ise obez olduğunu görüyoruz. Araştırmaya göre Türkiye'deki kadınlar, erkeklere göre daha fazla kilo problemiyle karşı karşıyalar. İşin garip tarafı Avrupa'da kadınların erkeklerden daha fazla kilo problemi yaşadığı tek ülke Türkiye. Aşağıdaki tabloda, yapılan araştırmaya göre kilo probleminin en yüksek olduğu 10 ülkenin hangileri olduğunu görebilirsiniz. Yeşil nokta kadınlar, mavi nokta erkekler, turuncu nokta ise ortalama Türkiye Yüzde 66,8 Malta Yüzde 66,4 İsrail Yüzde 64,3 Birleşik Krallık Yüzde 63,7 Andorra Yüzde 63,7 Yunanistan Yüzde 62,3 Çekya Yüzde 62,3 Bulgaristan Yüzde 61,7 İspanya Yüzde 61,6 Macaristan Yüzde 61,6 Paylaşılan istatistiklere baktığımızda, Avrupa'da yaşayan yetişkinlerdeki kilo problemi oranının yüzde 58,7 olduğunu görüyoruz. Avrupa'daki obezite oranı ise yüzde 23,3 olarak kayıtlara geçmiş durumda. İşin acı tarafı, çocuklarımızın da risk altında olduğu. Zira araştırmaya göre 5-9 yaş aralığındaki çocuklarımızın yüzde 32,7'si kilo problemiyle karşı karşıya. Obez çocuklarımızın oranı ise yüzde 14,9. Bu oranlara Avrupa genelinde baktığımızda 5-9 yaş aralığındaki çocuklardaki kilo probleminin yüzde 29,5, obezite oranının ise yüzde 11,6 olduğunu görüyoruz... Hükümetin aşırı kilo ve obezite ile ilgili politikaları şimdiden merak konusu. Kaynak

türkiye den en uzak ülke