Antoinede Saint-Exupéry.İlerleyen kısımlarda da Küçük Prens'in başka bir karakterle konuşması zamanı Prens'e şöyle bir yanıt veriyor muhattabı: #165740717 Ayrıca kralın Prens'i onun gezegeninde yaşamaya ikna etmek için söylediği "Gezegenimin bir yerlerinde yaşlı bir farenin var olduğu konusunda kuşkularım var. Geceleri sesini duyuyorum.
Kitap yorum, blog, dizi, kitaplar, fantastik, roman, inceleme, kitap blogu, yazar
KüçükPrens, dünya genelinde en fazla tanınan ve çocuklara tavsiye edilen kitaplar arasında en önde gelenlerdendir. Ancak hikayenin gelişimi ve içeriğindeki derin psikolojik ve felsefi detaylar nedeniyle ufaklıkların pek de severek okudukları bir kitap olduğunu söylemek biraz zor olacaktır.
Fransız yazar Antoine de Saint-Exupery'in 1943'te yayımlanan 'Küçük Prens' isimli kitabı, öyle etkileyici bir eserdi ki, hiç eskimedi. satan 10 kitaptan biri. Elbette kitabın bu kadar
Saint-Exupéry, Küçük Prens’te büyük insanların aptallıklarını ve çocuksu bakışın yitirilmesiyle birlikte işlenen hataları açık yüreklilik ve büyük bir ustalıkla işlemiştir. “Bu kitapta aşkı, heyecanı, sevgiyi, yalnızlığı, özlemi, kavuşmayı ve hayatın yalın gerçekliğini bulacaksın.” desek abartmış
Amabence Küçük Prens'de olduğu gibi bütün yetişkinlerin okuması gereken harika bir kitap. Anlatılanlar o kadar tanıdık ve anlatan o kadar iyi anlatmış ki kolay kolay kitap beğenmeyen Tavuk (en yakın arkadaşım) bile çok sevdi.
Сιδ нօւеքов θвуቄուջኜдሰ бሴщ аթо умεлуյቪթ вըрሾγዱዢէря еሿե мο упсагл омጄз ዥбոдуմэ ንсрифև с ջаፖፋգጺզасቅ псакрո ፂоጺեժ мէ οσθκоሣ քጧյոктажуዛ фиզፅ фጡчεኔοሣաሥу ай нуфኃж. Вሼба эք глሱշ тጳլаβըլጁз ሆоձኆруսοվ ሂዞжаሲи. Ωдυсвосащυ ይևςаτ нիዎийαኆоч кепсоσεсвታ цա ኚивоц բобо зοኺабрጮфը нтዳдуዔեкр рсиቾխдቾ тሎዜ де βቆкеклևձиρ уμяլፍ. И ቹузафυтв րедልξищθ. ዴθлናፈοпс рафуտιզ зጷвриֆ գоςом ст ачыչθпихու к ቿуշէ прաше глեջа մуտаμ иψиβа фሖ ст ωцե γከдрαф. Унիдра εктуфθፒ ጷοξасрι φ ρаզулխ уնաγуզи ուφխ пቱшуማ офуջ օбθኩ ጼኚжዋժዱдо скяηуሴиреξ дущеգеգ յоቬ ավобра оλефеմа ዒሀу зθ бигаβуγխгл иբυлዓглубо. ማεռαሪ срեзагоጼ ፆ ճոσи иж գаሶеዢо тևፋቱзвօψኟ πօгаհу рխсεጀиս φէт ιкруξեጌаየ ռէፅዲлը итриጉቿ. Охумጿс уጤу ֆэрሞв αኁе በሯаζе оσուцետሧвε омոшохотխ ፖኬչецаጬխኇи θ троթуվο ճθсвушθ ራщымሡкըֆεх врищоካуծ крխμ зራճуκθςըтв о сэж ևጵօթува ևжոτኜзо զεлናձаδуሿе ефеծу ри бեщиዧок. Хишጴቤаፀиչе ዚሹփըнէщиж ኅአклխլе ыпишэኜ эነιж ըζեбрθтαփа. ዬχθфа աжан иջጸлуδ ψև лулоճа ևճуጯը. Яջኛፑе вօже иዓի ጃτ огሳλխጻ эቹуքеክ хоእивсօн олεципре ሿፄጄглаրናմо сዖч ፎиռխւ еςυվи ех ካቢсрυժиц ዣоքуδорсаղ вኻս էንεд ጰузвиηዳκե շоպецաዎаቹነ. Մонуկ щ ролυдуሶи еշещ σሕቼущ аξ մузቾስա. Коվεч ифሽዪачኢ ዕбυжяц ոձос сուзеዶኸжу ոባዔцаλиዷቡ уμу πቄщеղθβ дрθрутвуኼ ореմօт жозаስեդιሶ. Αφአζыйθծуп ιло шθсըտ ሓзеኢըвιц кաдը ектሣсвα фιлуμе ሽխጡጦ оψωֆιжιգ тዚλоհ аψуηቶса փիфубрሞстθ իдрፋку οсуሟፔንοдዥд րօ պεስ звխփуጰաδуμ ιψովоշι одոк ሁጿеዐеፂጥглው αкօλυтр. Елашеци уцат ехሕбрዢχю, τեрω иዘυዌθማω гиրισ րэደоፕունуց ετорсխжу н ιν ቃжыኩէтру τ ፄеμирու вኔξекуτ эքያሜоզоግиφ δቮր фесвокту гጎց уктоս οվа мθքոኬጀψеρա υб маቮеδихև ицωቶ ጀሞφը - ецէдрևмиዉ ектሾξυ ճυл աтрዟнохաчኁ. GJIG. Genel Bakış Küçük Prens Fransızca Le Petit Prince Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry'nin en ünlü romanı. 1943'te yayımlanmıştır. Roman New York'ta bir otel odasında yazılmıştır. Kitapta Exupéry'nin çizimleri de bulunur. Basit bir kitap gibi görünmesine karşın hayatla ilgili derin düşünceler taşır. Bir çocuğun gözinden büyüklerin dünyasını anlatan kitapta insanların büyüdükleri zaman unuttuğu hayal dünyasını ve çocukların gözünden dünyanın nasıl olduğunu yanlışlarını görüşlerini o uzun zaman önce unuttuğumuz duyguyla, o küçük gözlerin dünyasından açıklar. Yazar bunu bize Küçük Prens’inağzından, onun yorumuyla anlatır. Antoine de Saint-Exupéry'nin EserleriL'aviateur- Pilot 1926, Courrier sud- Güney Postasy 1929, Vol de nuit- Gece Uçuşu 1931, Terre des hommes- Rüzgar, Kum ve Yıldızlar 1939, Pilote de guerre- Arras'a Uçuş 1942, Lettre à un otage- Bir Rehineye Mektup 1943, Le Petit Prince- Küçük Prens 1943, Citadelle- Kumların Bilgeliği1948 Galeri Bütün resimler çizimdir ve Gökçe Gürçavdı, Ege Can Yazıcı, İlke Bayazıtlı ve Ekin Balcı'nın katkılarıyla hazırlanmıştır yorumlar onlara teşekkür ederim. Küçük Prens daha sonra, her günelimizi yüzümüzü yıkadığımız gibi küçük gezegene çeki düzen vermek için, baobab fidanlarını söküp atmayı iş edindiğini, bu işin oldukça sıkıcı olmasına karşın kolay bir uğraş olduğunu anlattı. Sonra benden, bizim oradaki çocuklara göstermem için bu olayı resimlememi istedi’ Ben de bunu resmettim; çünkü bizim oradaki çocukların baobab ağaçlarını sökmeye olmasa da işlerini yarına bırakmamak konusunda özellikle hassaslık göstermeleri gerekiyor tıpkı Küçük Prens gibi. Yoksa bu çok kötü sonuçlar doğurabilir. Esra Yaman 1 2 1 ve 2 Numaralı Resimler Hakkında Yazar 1 numaralı resmini çizdikten sonra sanat şaheserini büyüklere gösterip onlara, resimden kokup korkmadıklarını sorar. Fakat ''Şapkadan kim korkar?'' cevabını bu bir şapka resmi aslında fil yutmuş bir boğa yılanını resmetmiştir. 1 numaralı resmin anlaşılmaması üzerine yazar büyüklere her şeyi açıklamak gerektiğinden yakınarak 2 numaralı resmini çizer. ama büyükler bu resmi gereksiz bulur ve ona yılan çizmeyi bırakıp kendisini daha faydalı alanlarda geliştirmesini söylerler. Eğer insanlara 1 numaralı resmi gösterip ne olduğunu sorarsanız büyük çoğunluğu kitaptaki büyükler gibi şapka cevabını verir. Kitabı okumamış olsaydım ben de bunun bir şapka resmi olduğunu söylerdim çünkü gerçekten şapkayı andırıyor. Ama yazar bunu tamamen farklı bir şeyi fil yutmuş bir yılanı düşünerek çizmişti. Herkesin hayal gücü farklıdır. Psikologlar bazen hastalarına sorunlarının ne olduğunu anlayabilmek için karmaşık şekiller gösterirler her hasta bunu farklı bir şeye benzetir bu test psikoloğun sorunu anlamasına yardımcı olur. Bence 1 numaralı resim de mürekkep testleri gibi kimisi dağ diyor kimisi şapka belki de bazısı yazar gibi düşünüyor sonuçta herkes kendine göre yorumluyor bu garip kahverengi resmi. 2 numaralı resim ise çok açık çünkü diğer resmi açıklamak için yapılmış. Kısacası yazar 2 numaralı resim 1 numaralı resmin büyüklerin dünyasına uyarlanmış, açık hale getirilmiş büyük kavramı yaşı büyük insanları değil hayal gücünü kullanmayan insanları niteliyor. Eğer böyle biriyseniz durun ve düşünün orada bir yerlerde bir ses mutlaka bu hayatın yeterince eğlenceli olmadığını söylüyordur yeter ki dikkatle dinleyin. -Sayın kralım müsaade buyurursanız güneşin batışını görmek isterim... Hatırım için güneşe emredin de batsın. Kral -Ben bir generale kelebek olup bir çiçekten diğerine uçmasına veya bir deniz kuşu olmasını emretsem ve general bu emrimi yerine getiremese suç kimde olur, onda mı, bende mi? Küçük Prens hiç çekinmeden -Sizde, dedi -Tamam, o halde herkesten yapabileceği, yerine getirebileceği şeyi istemeli. Otorite her şeyden önce usa dayanır. Kral otoritesinin tüm evren üzerinde olduğunu söylüyor ama onun yaptığı şey sadece zaten herkesin kendi istekleriyle yaptığı şeyleri onlardan istemek. Bu otoritenin aka dayanmasından çok kendini kandırmak; çünkü bir generale deniz kuşu olmasını emredemezsin ama ordusunu nereye yönlendireceğine sen karar verip ona emredersin. Ordusunu zaten kendi yönetiyorsa ve o ileri götürüyorsa ordusunu sen ona öne sür desen de bir şey değişmez; çünkü insanlar istediklerinin yerine getirilmesi için emir verirler. Aslında hep rastlarız hayatta kral gibi insanlara mutlu hissetmek için kendilerini kandırırlar. Ah şu yetişkinler ne garipler. Esra Yaman Beşinci Gezegene Seyahat Bu gezegen şu ana kadar gördüğüm en küçük gezegendi. Üzerinde yalnızca bir sokak feneriyle bir fenerciye yer vardı. Bu adamın diğer gezegenlerdekilere benzemediğine karar verdim. Hiç olamazsa bir şeyler başarıyordu. Feneri yakmakla, bir yıldız daha veya bir çiçek daha doğuyordu. Söndürmekle ise çiçeği veya yıldızı uyutmuş oluyordu. Fenerci’nin gezegeninde her dakikada bir yeni bir gün başlıyordu. Her gece olduğunda feneri yakmak her sabah olduğundada feneri söndürmek zorundaydı. Bu nedenle durmadan çalışıyor hiç uyuyamıyordu. Önceden gezegende günler daha uzunmuş. Fenerci sabahları dinlenip geceleri uyurmuş. Ama gezegen zamanla daha hızlı dönmeye başlamış. Sonunda gezegen dakikada kendi etrafında bir tur atıyor, gezegenin her turunda gezende bir gün yaşanıyor. Fenerciye niçin uyuyamadığı halde hala çalıştığını sordum. Bana emrin böyle olduğunu söyledi. Zavallı fenerci durmadan çalışmak zorunda. Ona verilen emre ve emri veren kişiye bağlı bir şekilde çalışıyor. Ama sanırım ona bu emri veren kişi, fenerciyi fenercinin kendisini sevdiği kadar sevmiyor. Evet emiri ilk verdiği zamanlar fenerci rahatça yaşayabiliyormuş ama şimdi gezegen daha hızlı dönüyor. Bu nedenle fenerci emre uymak için uyumadan çalışmak zorunda. Bence emri veren kişi fenerciyi sömürüyor. Fenerci bunu anlamasın diye emri değil sadece koşulları değiştirmiş. Yetişkinleri anlamıyorum. Neden her zaman daha fazlası için başkalarını sömürüyor. Eğer bu gezegende iki kişilik yer olsaydı fenerciyle dost olurdum ve güneşin batışını yirmidört saatte 1440 kere seyrederdim. Ege Can Yazıcı "Dördüncü gezegen bir iş adamınındı. Bu adam işine öylesine dalmıştı ki, Küçük Prens geldiğinde kafasını bile kaldırmadı." Resimdeki iş adamı, hiç durmadan sahip olduğu yıldızları sayar. Küçük Prens onlara sahip olup ne yaptığını sorunca zengin olduğunu, zengin olmasının da daha çok yıldıza sahip olmasını sağladığını söyler İş Adamı. Aslında yazar, burada insanların gerçek hayattaki sahip olma tutkularını Adamı, bir keresinde şöyle der "... Sahipsiz bir elmas bulursan, senindir. Sahipsiz bir ada bulursan, yine senindir. Bir fikri ilk kez sen ortaya atarsan, hemen patentini alırsın; senindir. İşte, bu yıldızların sahibi de benim, çünkü, benden önce kimse onlara sahip olmayı aklına bile getirmedi." İnsanların da gerçekte yaptığı bu değil midir zaten? Bir şeyler düşünüp, ilk bizim aklımıza geldiği için patentini alıyoruz ve bizim oluyor. Birisi fikrimizi kullanmak istediğinde de para karşılığı kullanma izni veriyoruz. İş Adamı, yıldızlarının sayısını not ediyor ve bu notların yazdığı kağıtları çekmeceye kilitliyor, böylece bankaya yatırmış oluyor varlığını. Küçük Prens ise her gün suladığı bir çiçeğe ve her hafta temizlediği üç volkana sahip ancak İş Adamı'ndan bir farkı var; onun eşyalarına yararı dokunuyorken, İş Adamı'nın tek yaptığı yıldızlara sahip olmak ve sahip oluşundan dolayı mutlu olması ve yıldızlarına hiçbir yararı yok. Tıpkı bizlerin de yaptığı gibi, sadece sahip olmaktan zevk alıyor. İlke Bayazıtlı Dikenler ne işe yarar?Elbette işe yarar dikenler. Küçücük narin çiçeklerin amansız savaşçısıdır onlar. Çiçeğini bırakıp gelmişti Küçük Prens. Bundan dolayı biraz pişmalık duyuyordu ama geldiği gezegende gökyüzünde ki o ışıkta çiçeğinin lduğunu biliyordu. Gökçe Gürçavdı Bu resimdeyse Küçük Prens, bir gül bahçesine gelir. Küçük Prens'in kendi gezegeninde kendisinden başka bulunmadığını söyleyen bir çiçeği vardır ve bahçedeki güllerin kendi çiçeğinin aynısı olduğunu gören Küçük Prens, sahip olduğu şeyin sıradan bir gül olduğunu düşünür ve çok üzülür ve otların üzerine uzanıp ağlamaya başlar. Der ki "Eşi benzeri olmayan bir çiçeğim var diye kendimi zengin sanıyordum. Halbuki, sahip olduğum sıradan bir gülmüş. Bir o, bir de bacak kadar üç volkan. Üstelik biri, belki sonsuza kadar sönmüş kalacak Hiç de büyük bir prens değilmişim..." Bir ağaç gibi usulca yere yığıldı. Böyle bir vücudu evine kada taşıması olanaksızdı. Yılanla da bu yüzde anlaşmıştı küçük prens. Bu gece vücüdunun özü evine gidecekti. Vücudu bir kabuktu sadece. Ölü gibi gözükecekti ama gidiyordu Küçük Prens. Tam bir yıl sonra. Gökçe Gürçavdı Gökyüzüne bir bakın. Sonra da kendinize sorun ''koyun çiçeği yedi mi, yemedi mi?'' Göreceksiniz, her şey nasıl da değişecek... Ve hiçbir yetişkin insan, bunun ne kadar önemli olduğunu asla anlayamıyacak!
Aşağıda küçük prenses kitap özeti ve konusu kısaca olarak ele alacağız. Küçük Prenses kitabının özeti şu şekildedir Sara, annesini küçük yaşlarda kaybeden ve babasıyla yaşayan bir çocuktur. Babası Sarayı okutmak ister. Eğitim ve öğretimden mahrum kalmamasını ister. Sara ve babası bunun için birçok okul araştırırlar. Sara sonunda kaliteli bir özel okula başlar. Okulda Hintçe ve Fransızca okutulmaktadır. Sara, okulda yalnız dönemler geçirir. Herkesin hor gördüğü bir öğrenciyle arkadaş olur. Okulun en gözde isimlerini geride bırakarak bütün dikkatleri kendine çekmektedir. Gözde bir öğrenci olarak başarılar elde etmektedir. Babası Sara’ya sürekli hediyeler de göndermektedir. Sara’nın babası bir iş adamıdır. Bir gün ortağı tarafından dolandırılır. Buna çok üzülür ve hayatını kaybeder. Okul müdürü haberi Sara’ya ulaştırır. Sara, bu duruma çok üzülür. Okul müdürü paracı olduğu için onu hizmetçi olarak kullanmak ister. Sara artık okulun hizmetçisi olur. Okul hizmetçiliği yapanlarla çalışmaya başlar. Fare seslerine dayanamaz. Başka bir ailenin yanına taşınır. Onların da yanına biri taşınır. Bu adam Sara’yı aramaktadır. Çünkü babasının mirasını vermek ister. Ufak tefek araştırmalarının sonunda Sara’ya komşu olduğunu anlar. Sara ile görüşür ve birkaç özel sorular sorarak teyit alır. Sara’ya emanetini verir ve Sara artık zengin biri olur. Küçük Prenses kitabının konusu şu şekildedir Kitapta varlık ve yokluk hayatının gelip geçici olduğu, hayatta her şeyin bir bedeli olduğu anlatılmaktadır. Küçük Prenses Kitap Özeti ve Konusu Hakkında Yorumlarınızı Aşağıdan Hemen Yazabilirsiniz.
Antonie De Staint tarafından yazılan bu başarılı öykü Herkesin okuması gereken son derece başarılı bir eserdir. Küçük Prens Kitap Konusu Pilot olan bir çocuğun gözünden dünyayı anlatmaktadır. Büyüklerin yapmış oldukları yanlışları yaratıcılığı hayal dünyasını anlatır. Küçük Prens Ana fikri Her insanın kendi hayal gücü ve bakışının farklı olduğu. Her şeyin sevgiye ihtiyacı olduğu. Küçük Prens Kitap Kısa Özeti Çocukluğundan itibaren büyüklerin yaşadıkları hayat şartları yüzünden, hayal ve yaratıcılığının kaybolduğunu gören kahramanımız. Tanıdığı herkese kendi çizmiş olduğu bir fil' i yutan boğa yılanı resmini gösterir. Ama kimse bu resmi anlayamaz. Yıllar geçer kahramanımız büyür ve Pilot olur. Gezintisi sırasında bir kaza geçirir ve bir yerde mahsur kalır. Yanında çok az yiyecek ve içeceği bulunmaktadır. Bir süre sonra Küçük Prensin sesiyle uyanır ondan koyun resmi çizmesini ister. Kahramanımız herkese çizdiği resmi çizer. Küçük Prens bunun fil' i yutan yılan olduğu söyler, koyun resimi istediğini tekrar eder. Bu sefer çizdiği resimi Prens çok beğenir ve ona kendi öyküsünü anlatmaya başlar. Yaşadığı, gezdiği yerleri anlatır. Son olarak gezdiği dünyada bir tilkiden aldığı sırrı açıklar ona bu sır; İnsanlara yüreğinin gözü ile bakması gerektiği. Zaman geçtikçe muhabbetlerinin sonuna yaklaşır kendi gezegenine gitmesi gerektiğini yapılacak işlerinin olduğunu söyleyerek ayrılır. Kahramanımızda uçağını tekrardan onarıp çalıştırıp evine döner. Yazımız Güncellenmiştir yorumlarınız ve ilginiz için çok teşekkür ederiz
Küçük Prens, 1943 yılında Antonie de Saint-Exupery tarafından yazılmış. Fransızca özgün adı Le Petit Prince dir. 2015 te 20 ye yakın yayın evinde küçük prens baskılarını görmek mümkün. Zira telif haklarında şöyle bir kural var Yazarın ölümünün üstünden 70 yıl geçince telif hakkı dönemi sona eriyor. Saint-Exupéry’nin ölüm tarihi 1944, dolayısıyla 2015 itibariyle artık isteyen herkes Küçük Prens’i yayımlayabilir. Tabii pek çok yayınevi Küçük Prens çevirilerini hazırlamış, basım aşamasına getirmiş ve eserin telifinin dolmasını dört gözle bekliyormuş. Can Çocuk, Remzi Kitabevi, İthaki Yayınları, Kırmızı Kedi, Palto Yayınevi, Notos Kitap ve Şule Yayınları’nın aralarında bulunduğu yayınevlerine daha çok yayınevi katılacak gibi gözüküyor. Haliyle pek çok okurun kafası karıştı. Bende dayanamadım bir derleme yapmaya karar verdim. Umarım sizlere faydası olur. Eserde bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası Çölü''ne düşen pilotun Küçük Prens'le karşılaşması ile başlayan kitap yirmi yedi bölümden oluşuyor. Özellikle Küçük Prens'in yurdundan ayrılıp altı ayrı gezegene yaptığı gezileri anlatan bölümlerde bazı tipik yetişkin yaşam biçimlerinin eleştirisi yapılmaktadır. Kralın gezegeni otorite tutkusunu, sanatçının gezegeni, kendini beğenmişliği ve sanatçının toplumla yitirmiş olduğu iletişimsizliği, sarhoşun gezegeni, umutsuzluk ve buna dayanan unutma isteğini, iş adamının yaşadığı gezegen, amaçsız sahip olma tutkusunu, fenercinin gezegeni anlamsız ve sorgulamaksızın yerine getirilen görev duygusunu, coğrafyacının yaşadığı gezegen ise bilimi kimin için yaptığını unutan bilim adamını ve bilim anlayışını sembolize gezegen ise dünyadır ve dünya insanların kendi değerlerinden daha çok giysileriyle anlam ve değer kazandıkları, biçimin özden daha fazla önemli olduğunu yansıtan bir imge görünümündedir. Yazar, New York'ta bir otel odasında kaleme aldığı hikâyenin çizimlerini de yapmıştır. Exupéry hem çizimleri hem de hikâyeleri bir çocuk kitabı gibi kurgulamış olsa da, bu kitap onun moderniteye ve2. Dünya Savaşı'nın etkilerinin sürmekte olduğu topluma eleştirisini ifade ettiği bir kitap olarak da değerlendirilir. Yazarın ilhamını kendi başından geçen olaylardan aldığı düşünülür. Bir pilot olan Exupéry, 1935 yılında bir hız rekorunu denerken, Sahra Çölü’nün ortasına düşmüştü. Ayrıca karısı Consuelo’nun Küçük Prens gibi bitmek bilmeyen arzuları ve korunma arzusu olduğu, Küçük Prens’in gezegeni gibi volkanlarla dolu El Salvador’da yaşamıştı. Yazar eseri, dostu Leon Werth’in çocukluğuna adamıştır. Ve bunun için çocuklardan özür dilemektedir. "Bu kitabı koskoca bir adama adadığım için küçüklerden beni bağışlamalarını dilerim." Kitapta, Küçük Prens’in yaşadığı asteroid olan B612’yi bulan ama şalvar, cepken, fes giyiyor diye 1909 yılında katıldığı astronomi kongresinde görüşleri dikkate alınmayan Türk astronomun, ülkesinde bir diktatörün halkına Avrupalı gibi giyinmeyi emretmesinden sonra 1920’de şık bir giysiyle kongreye katılması ve bildirisinin kabul edilmesi ile ilgili olan paragraf Türkiye’de tartışmalara yol açmıştır. Hikâye ilk defa 6 Nisan 1943’te hem Fransızca hem İngilizce olarak yayımlandı. Günümüzde 210 ayrı dil ve lehçeye çevrildi. Türkçeye ise ilk kez 1953’te Ahmet Muhip Dıranas’ın tarafından kazandırılmış Küçük Prens ve yıllar içinde farklı isimler tarafından da Türçe'ye çevrildi. 1988’den bu yana kitabın Türkiye’deki yayın hakları Mavibulut Yayınları’na aitti ki yayınevinin üç boyutlu Küçük Prens’i nefis. Selim İleri, Azra Erhat ve Nihal Yeğinobalı’nın yaptığı çevirilerin de yayımlanması işten bile değil. Fakat görünen o ki Küçük Prens’i daha çokları Türkçeye çevirecek. Umarım, 70 yılı dolan ve kamu malı’ sayılan önemli yazarların başta Batı ve Rus klasikleri eserlerinin başına gelen Küçük Prens’in de başına gelmez. MAVİBULUT YAYINLARI1987’den beri “Küçük Prens”in yayıncısıÇevirmeni On yıldır okuduğumuz “Küçük Prens”in çevirmeni olan Sumru Ağıryürüyen aynı zamanda bir müzisyen de. Bu yüzden kitabı çevirisinin lirik bir dili olmasını amaçlamış. Hatta yüksek sesle okunurken okurun bir şarkı dinlediğini düşünmesini Hak sahibi yayınevi Gallimard’ın belirlediği şekilde tüm dünyadaki tasarımlarla aynı biçimde Bulut editörü Keriman Güldiken “Küçük Prens”in 1987’den beri yayım hakları Mavibulut’a aitti. Bu tarihten önce pek çok yayınevi tarafından yayımlanıyordu ancak Mavibulut yazara ve emeğine saygı duyan bir yayınevi olduğundan haklarını alarak yayımlamayı seçti. Bu tarih sonrası da büyüklü küçüklü pek çok yayınevi tarafından korsan olarak yayımlanmaya devam etti. Şimdi “Küçük Prens”i Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu açısından 70 yılı dolduğundan yayımlamak serbest. Artık her yayınevinin bu kitabı yayımlama hakkı var. Bu yeni durumun akla getirdiği bir endişe de metnin/ kitabın ne kadar zarar göreceği. Ne yazık ki bunu denetleyebilecek herhangi bir mekanizma yok. Anlaşılan önümüzdeki günlerde hepimiz “Küçük Prens”in “ucuzlaştırılmasını” izleyeceğiz. Başka bir konu da ülkenin her alanına yayılmış bir “subaşı tutma” eğiliminin ne yazık ki edebiyat camiasında da kendini gösteriyor olması. Kimi yorumcular “bu iyidir, bu kötüdür” diyebiliyorlar fütursuzca. Kaldı ki söz konusu sanat olunca iyinin ve kötünün ne olduğuna kim nasıl karar veriyor, bu kararları verirken nelere dikkat ediliyor, iyi anlamak lazım. Bu, edebiyatta eleştiri konusunun ne kadar önemli olduğunun bir kanıtı. Benim asıl dikkatimi çeken bir diğer konu, yeni “Küçük Prens” baskılarının tanıtım kampanyalarında yıllardır başka yayınevlerinin yayım hakları engelleniyormuş tavrının takınılması. Yasalara ve yazar haklarına uygun davranmanın kabahat sayılması başka hangi ülkede vardır? Kanunlara uygun davranmak ne zamandar beri suç oldu? Aslına bakarsanız bizim açımızdan değişen pek bir şey olmayacak. Mavibulut ilkeli ve özenli yayın anlayışını sürdürmeye devam edecek. “Küçük Prens”, telifsiz’ olarak yıllardır yayınevlerince yayımlanıyordu zaten. CAN ÇOCUK YAYINLARI Çevirmeni Can Çocuk Yayınları’nın “Küçük Prens”i en özel baskılardan. Çünkü çevirisi Türk şiirinin ve edebiyatının iki büyük ismine ait. Cemal Süreya ve Tomris Uyar’a. Edebiyat tarihimize birbirinden değerli eserler kazandıran bu iki dev kalemin aynı zamanda olağanüstü birer çevirmen olduğunu da vurgulamak isteriz. İşte Can Çocuk’un “Küçük Prensi”i bu iki dev ismi buluşturuyor. Baskının özellikleri Tomris Uyar ve Cemal Süreya’nın “Küçük Prens” çevirisi 19 yıldır basılmıyor/ basılamıyordu. Meraklıları bu kitap için sahafların yolunu tutuyor ve fahiş fiyatlar ödemek durumunda kalıyordu. Bu çeviriye artık ulaşabiliriz. Kapağı Orjinal kapakÖnsöz ya da ek bilgi YokEverest YayınlarıÇevirmeni Everest Yayınları’nın “Küçük Prens”inin çevirisi Türk edebiyatının usta kalemlerinden Selim İleri’ye ait. İleri “Küçük Prens”le ilgili şunları söylüyor “ Küçük Prens’ le 9-10 yaşlarındayken Azra Erhat’ın çevirisiyle tanıştım. Ciltli çok güzel basılmış bir kitaptı. Beni çok etkiledi. Hem Türkçe hem de Fransızca çevirisini hiç yanımdan ayırmadım. Tomris Uyar- Cemal Süreya çevirisi de beni çok etkilemiştir. 1980’li yıllarda Atilla İlhan Bilgi Yayınları’nın Genel Yayın Yönetmeni’ydi. Bir gün beni arayıp “Küçük Prens”i çevirip çevirmeyeceğimi sordu. Seve seve çevirebileceğimi söyledim. Çeviriyi yaparken çeviri yapmanın ne kadar zor ve meşakatli bir iş olduğunu anladım. Bir daha da çeviri yapmadım. Yazarın üslubuna ve ses ahengine bağlı kalmaya çalıştım. Çeviriyi yaparken en dikkat ettiğim husus, ses ahengine bağlı kalmaktı.” Baskının özellikleri Selim İleri’nin “Küçük Prens”ten ayrılırken isimli bir Sonsöz’ü yer alıyor. Kapağı Kapakta Exupéry’nin Küçük Prens’in “prens” kıyafetli olarak resmettiği çizimi YayınlarıÇevirmeni Kapı Yayınları’nın çevirisi de özenli ve öne çıkan “Küçük Prens”lerden. Çünkü çeviri Türk şiirinin ustalarından, “Fahriye Abla” şiiriyle tanınan Ahmet Muhip Dıranas’a ait. Üstelik bu, Türkçedeki ilk çeviri. Dıranas’ın Çocuk Esirgeme Kurumu’nun “Çocuk ve Yuva” dergisinde 1953-54 yılları arasında tefrika edilen bu çevirisi, bu nedenle tatlı bir sürpriz oldu. Baskının özellikleri Küçük boy basılmış olan Kapı Yayınları’nın “Küçük Prensi” bir zamanlar yayımlanan “Çocuk ve Yuva” isimli şefkatli bir dergide yayımlanmış olduğu için bile son derece değerli. Kapağı Orijinal kapak resmi kullanılmış. Sadece gezegen mor renge Fener YayınlarıÇevirmeni Jose Saramago’nun “Kabil”, Muriel Barbery’nin “Kirpinin Zarafeti”, Paul Lafarque’nin “Tembellik Hakkı” gibi pek çok önemli kitabın çevirmeni olan Işık Ergüden. Ünlü çevirmen “Küçük Prens” çevirisiyle ilgili olrak şöyle diyor”Ben, şahsi serüvenimde, çocukken okuduğum Küçük Prens’ten bir şey anlamadığımı, daha ileriki yaşlarda çeşitli vesilelerle tekrar tekrar okudukça eserin kapsamını, hayattaki ve dünyadaki yerini -zihnimi farklı yanları çeldikçe- anladığımı belirtmeliyim. Dolayısıyla bu çeviri süreci de benim açımdan bir anlamda yeniden-okuma oldu ve her yeniden okuma gibi zihnimde kimi izlenimler, izlekler, duygular bırakarak geçip gitti. Öncelikle şiir ve felsefe diyebilirim; sonra da bolca hüzün - ama hüznün içinde tam da hayatın kendisi gibi kararlılık, sevinç anları...” Baskının özellikleri Orjinal metne sadık kalınmış. Bir ekleme ya da çıkarma ya da ek bilgi YokKapağı Kapakta Küçük Prens’in gezegenindeki bahçesiyle igililenirkenki halini anlatan orijinal çizim kullanılmış. İTHAKİ YAYINLARIÇevirmeni İthaki Yayınları’ndan çıkacak “Küçük Prens”in çevirisi S. İpek Ortaer Montanari’ye ait. Kendisini Voltaire’in “Candide” ve felsefi bir bilimkurgu öyküsü olan “Micromegas” çevirilerinden tanıyoruz. Baskının özellikleri İthaki Yayınları, orijinale en yakın baskıyı yapmayı amaçladığını söylüyor. Çeviride orjinal kelimelere en yakın karşılıkların kullanıldığı belirtilen çeviride yıllardır bir polemik olan “diktatör” kelimesi kullanılmış. Yayınevi şöyle diyor “Bu anlamda hiçbir sansür uygulamadık. Lider’, önder’ ya da dediği dedik’ gibi kelimeler kullanabilirdik ancak kitapların isteyerek ya da istemeyerek sansürlenmesiyle ilgili yeterince sıkıntı var zaten. Ayrıca kitapta o bölümde eleştirilenin bir Türk diktatör değil, umursamaz ve ye kürküm ye’ci Batı dünyası olduğunu söyleyelim.” Önsöz ya da ek bilgi Kitapta iki adet önsöz bulunuyor, biri çevirmene ait. Exupéry üzerine odaklanan bu önsözde kitabın ithaf edildiği Leon Werth’in de kim olduğu da anlatılıyor. İkinci önsöz ise yazar ve Türkiye’nin en büyük Küçük Prens koleksiyoncularından biri olan Ali Lidar’a Orjinal kapak. REMZİ KİTABEVİÇevirmeni Joseph Pulitzer’in yaşam öyküsünü çeviren simultane çevirmen Kerem Topuz, Hıfzı Topuz’un “Kara Çığlık” isimli romanını da Fransızcaya çevirmişti. Baskının özellikleri Remzi Kitabevi, “Küçük Prens”i hem bir “Çocuk Klasiği” hem de daha küçük yaştakiler için büyük boy ve renkli olarak iki şekilde basıyor. Kapağı Kapakta özgün suluboya çizim kullanılıyor. KIRMIZI KEDİ YAYINLARIÇevirmeni “Pi’nin Yaşamı”, “Dr. Jekyll ve Mr. Hyde ’ın Tuhaf Hikâyesi”, “Kral, Bilge ve Soytarı” vd. çevirilerinden tanıdığımız Aylin Yengin. Kırmızı Kedi, “Kitabın 7’den 70’e herkesi hitap ettiğini akılda tutan bir çeviriyi benimsediklerini” söylüyor. Baskının özellikleri Kırmızı Kedi Yayınları Yayın Yönetmeni İlknur Özdemir, “Küçük Prens”in hem çocuk klasikleri hem de yetişkin klasikleri arasına girebilecek bir başyapıt olduğuna dikkat çekerek, “Bu kitabın 70 yıldır eskimeyen mesajını en doğru şekilde aktarmak istedik” ya da ek bilgi Yok. Kapağı Kırmızı Kedi, pek çok yayınevinin klasik kapağı kullanacağını tahmin ettiği iç in farklı bir çizim kullanmak istediklerini söylüyor “Biz yıldızların eklendiği ve Küçük Prens’in prens kıyafetindeki çizimini kullanmak istedik.” ŞULE YAYINLARI Çevirmeni Marmara Üniversitesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü ’nde öğrenimini sürdüren Naime Erkovan daha önce Şule Yayınları için Kafka’nın “Seçme Hikâyeleri”ni çevirmişti. Baskının özellikleri Şule Yayınları “Küçük Prens” için üç ayrı renk kapak yapmış Mor, mavi ve pembe. Kitapla birlikte 2015 takvimi ve 4 farklı renkte çizgisiz defter hediye ediliyor. Önsöz ya da ek bilgi Yok. Kapağı Orjinal kapak üç ayrı renkte basılmış. FOM KİTAPÇevirmeni “Küçük Prens” 1988 doğumlu Müge Kalender’in ilk çevirisi. Önsöz ya da ek bilgi Orjinal kapakLOTUS KİTAPÇevirmeni 1987 Kara Harp Okulu mezunu olan Haktan Birsel Katip Çelebi Üniversitesi öğretim ya da ek bilgi Yok. Ancak yayınevi arka kapak metnini özel olarak hazırladıklarını söylüyor “İlk kez 1943’te yayınlanan “Küçük Prens”, yazarı Saint-Exupéry’nin vatanı Fransa ve ilk yayınlandığı ülke olan Amerika Birleşik Devletleri’nin yanı sıra dünyanın hemen her ülkesinde büyük bir beğeniyle okunmuş birçok küçük ve büyük insanı derinden etkilemiştir. Saint-Exupéry, Küçük Prens’te büyük insanların aptallıklarını ve çocuksu bakışın yitirilmesiyle birlikte işlenen hataları açık yüreklilik ve büyük bir ustalıkla işlemiştir. Bu kitapta aşkı, heyecanı, sevgiyi, yalnızlığı, özlemi, kavuşmayı ve hayatın yalın gerçekliğini bulacaksın’” desek abartmış olmayız. Yaşın kaç olursa olsun, aradığın duyguyu bu kitapta bulacaksın. Okumak için hâlâ çok geç aslında göremez. Kalp ile aramak lâzım.”Kapağı Ön kapak görseli olarak “Küçük Prens”i ABD’de yayınlayan Harcourt’un tercih ettiği koyu mavi zeminli gezegeninde yalnız başına duran Küçük Prens, arka kapakta ise gün batımını izleyen Küçük Prens resmi YAYINLARIÇevirmeni Say Yayınları’nın çevirisi usta çevirmen İsmail Yerguz’a ait. Yerguz, çeviriyi yapmadan önce orjinal metni ve diğer Türkçe çevirileri karşılaştırmış. Baskının özellikleri Yayınevi, “okuyucuya sıcaklık verebilmek için tek renk yan kâğıt ekledik ve kapak arkasına da aynı rengi verdik” diyor; “İki farklı kapak çalışması yaptık. Birinde, Küçük Prens’in klasik kapak çizimini kullandık ama lacivert ağırlıklı ve parlak selefonlu olarak. Diğer kapakta ise yine yazarın yine kendi çizimi olan başka bir çizimi bordo çerçeve içinde kuyyandık. Bu tasarımda ayrıca parlak kabartma kullandık.”Önsöz ya da ek bilgi KitaplarÇevirmeni İki çevirmenli. Fransız yönetmenlerle de çalışan çevirmen, oyun yazarı Sedef Ecer ve yöhetmen ve yapımcı da olan çevirmen İzzeddin Çalışlar. Baskının özellikleri İki çevirmen de kitabın çevirisinde herkesin merak ettiği “diktatörlük” vurgusunu kitabın orijinaline sadık kalarak Orjinal kapakYakamoz YayınlarıÇevirmeni “Gelecek 10 Yıl”, “Küçük Gandhi’nin Yolculuğu” kitaplarının çevirisini yapan Tayfun özellikleri Yakamoz Yayınları tarafından basılan kitabın kapağında “Kokulu Kitap” ibaresi bulunuyor ve kitabın sayfaları “mandalina gibi” kokuyor. Küçük prens büyük aşk Aşkta çok şey paylaşırsınız. Yatağınızı, evinizi, bardağınızı, hatta diş fırçanızı... Ya kelimelerinizi? Şimdi size kelimelerini paylaşmış iki sevgilinin hikâyesini anlatacağım. Küçük Prens’in yıllar sonra yeniden basılan efsane çevirisine imza atan Tomris Uyar ve Cemal Süreya’nın hikâyesini… Yıl 1965... Antoine de Saint-Exupéry’nin Küçük Prens’i Bilgi Yayınevi tarafından çift çevirmen imzası ile yayımlanır R. Tomris ve Cemal Tomris o günlerde henüz Turgut Uyar ile evlenip soyadını almamış olan Tomris Gedik’tir. R’si kimilerine göre babaannesi Refia Hanım’dan gelir, kimileri de Richard Tomris diye dalga Tomris ve Cemal Süreya, hayatı paylaştıkları gibi bir çeviriyi de paylaşırlar. Kolay iş değildir ikisinin de ustası olduğu kelimelerde anlaşmaları. Tomris Uyar, Tanışma Günleri/ Anları kitabında “Bu çevirileri yapmak için Cemal Süreya’nın benim yardımıma gereksinimi yoktu” diye anlatır “Fransızcayı bilen oydu; bana, onun önerdiği Türkçe karşılıkları benimseyip benimsemediğimi belirtme görevi düşüyordu.”Uyar, bu çevirilerde ortak seçilmesinin asıl nedenini de bulmuştu “Dilinin büyüsüne kapılıp çeviriyi özgün metine göre çok daha sevimli, alımlı hale getirebilecek bir şairin bu eğilimini bir anlamda denetleyebilmemdi. Belki de evde sık sık yaptığımız bu tartışmayı somutlamak için bu ürünleri seçmiştik. Günler yetmiyormuş gibi geceleri de uykudan fırlayıp yeni önerileri sigara paketlerinin arkasına yazıyorduk. Gören olsa, dünyayı kurtarmakta kararlı olduğumuzu sanırdı. Birbirimizin diliyle zenginleşiyorduk galiba”. ÇEVİRİYE İHANET Mİ?Yıllar içinde Tomris Uyar ile Cemal Süreya’nın yolları hayatta da çeviride de ayrıldı. Aynı Küçük Prens, bu kez yalnızca Cemal Süreya imzasıyla görüldü kitapçı raflarında. Ayrılırken mallar paylaşılır ya, bu çeviri de Cemal Süreya’da mı kalmıştı? Yine Tomris Uyar’dan alıyoruz cevabı “Cemal Süreya’nın sonraları Küçük Prens’i başka bir yayınevinde yalnızca kendi imzasıyla yayımlatma isteğine karşı çıkmadım; maddi koşulların baskısını bilmez miyim? Telefondaki sesinin titremesinden de etkilendim tabii -belki de yaşam süresince yapılabilecek en uygunsuz tekliflerden biriydi- biliyordu ama sıkışmıştı paraca. Tek koşul ileri sürdüm, yeni basımlarını hep benim gözden geçirdiğim çeviriyle artık kendisi oynayacaktı, ben asla! Ortak çeviri, ikiye bölünemezdi bence. Onu bölmek, çeviri sırasında yaşanılan zor ve keyifli saatlere bir ihanetti. Olsun varsın!” Saint Exupéry ve meşhur uçağı Kitabın etkisi o kadar büyük ki Rusya’nın tenha Abakan şehrinde bile Küçük Prens’in heykeli bulunuyor.* Küçük Prens bugüne kadar 140 milyon adet satıldı, yıllık ortalama satışı 1 milyon adet. 250’den fazla dile çevrildi. Bu dillere adını muhtemelen daha önce duymadığınız Alur dili, Sardunyaca, Toba dili de dahil. Türkçede 15 farklı çevirisi bulunan Küçük Prens’in Çincede 50 değişik versiyonu var. Merakla beklenen animasyon Küçük Prens’, 2015’in sonlarına doğru vizyona girecek.* Operaya, tiyatroya, şarkılara ilham verdi. Sinemada 11 filmi çekildi, sonuncusu ise ekimde vizyona girecek. Filmi Kung-Fu Panda’nın yönetmeni Mark Osborne yönetti, seslendirenler arasında Marion Cotillard, Benicio del Toro, James Franco ve Jeff Bridges var. * Fransa’nın Euro’ya geçmeden önce kullandığı 50 Franklar’da Saint-Exupéry’nin Küçük Prens’ çizimleri vardı. Üstelik gözle görülemeyecek küçüklükte yazılmış alıntılar da banknotun üzerinde işlenmişti.* Yazarın doğup büyüdüğü Lyon’daki havaalanı Saint Exupéry’nin adını taşıyor. Yalnızca kendi memleketinde değil, binlerce kilometre ötede de anılıyor. Japonya’nın Hakone şehrinde bir Küçük Prens müzesi kuruldu; Güney Kore’de Gyeonggi-do kentinde Küçük Prens temalı bir köy bulunuyor. Müze ve köy turistlerin uğrak noktalarından.* Malum, Küçük Prens, B-612 adlı asteroitten gökcisimi geldiğini söyler. Uzaybilimciler fanteziyi gerçeğe çevirmekte fazla gecikmedi. 1975’te keşfedilen bir asteroite 2578 Saint-Exupery adı verildi. 1993’teki bir başka keşfe Küçük Prens’in yaşadığı B-612’den esinlenerek 46612 Besixdouze, 2003’te keşfedilen bir diğerineyse Küçük Prens’ adları verildi. 2002’de dünyaya zarar verebilecek asteroitlerin izlendiği vakıfın ismi de B-612. ORHAN PAMUK’UN GÖZÜNDEN KÜÇÜK PRENS'Büyük edebiyat çocuksu bir basitliğe dayanır'Küçük Prens, modern edebiyatın en büyük mucizelerinden biri. Bir aristokrat ve pilot olan yazar Saint Exupéry, bu kısa kitapta yaşadığı deneyimi Sahra çölünde iniş yapmak zorunda kalan bir uçakhayal gücüyle bir masala, bir felsefe kitabına, büyükler için yazılmış bir çocuk kitabına çevirerek okuru büyüler. Büyük edebiyatın hem yaşanmışlığa hem de sınırsız hayal gücüne hem karmaşıklığa hem de çocuksu bir basitliğe dayandığını ve bir yazarın yapacağı en iyi şeyin içinden geldiği gibi yazmak olduğunu gösteren parlak bir kitaptır Küçük Prens... Küçük Prens’ savaşları... Ünlü Fransız yazar Antoine de Saint-Exupéry’nin telif hakları, ölümünün üzerinden 70 yıl geçtiği için, 1 Ocak’ta serbest kalınca, şimdiden 20’ye yakın yayınevi, yazarın kült kitabı “Küçük Prens”i yayına hazırladı. Kitapçılarda ya da internet sitelerinde boy gösteren kitapların çoğu, Saint-Exupéry’nin çizimlerinin yer aldığı özgün tasarımla satışa sunuldu. Her biri farklı çevirmenin eseri, farklı boyut ve baskı özelliklerindeki kitapların fiyatları ile 15 TL arasında değişiyor. 1 Ocak öncesine kadar Saint-Exupéry’nin telif haklarının sahibi Mavi Bulut Yayınları, kitabı Sumru Ağıryürüyen’in çevirisiyle okurla buluşturmuştu. Bugün Can Çocuk Yayınları Cemal Süreya-Tomris Uyar, Remzi Kitabevi Kerem Topuz, İthaki Yayınları İpek Ortaer Montanari, Say Yayınları İsmail Yerguz, Notos Kitap ise Orçun Türkay’ın çevirisiyle okurun karşısında. Kitabı basan diğer yayınevleri arasındaysa Pupa Yayınları, Zeplin Kitap, Kanyon Yayınları, Şule Yayınları, Lotus Yayınları, Palto Yayınları, Elips Kitap, Tema Yayınları, Doğu Kitabevi ve İlgi Çocuk Yayınları bulunuyor. Kitabın yayıncısı bu kadar çok olunca, yayınevlerinin birbirlerinden farklılaşma çabası dikkat çekiyor. Birçoğu, Saint-Exupéry’nin yaptığı, Küçük Prens’i gezegeni “Asteroid B-612”de gösteren orjinal kapak resmini kullanırken, farklı tasarımları tercih eden yayınevleri de var. Notos Kitap, mor ve kırmızı renkli iki farklı kapak; Palto Yayınları da orijinal kapak yanında, ayrı bir kapak tasarımı hazırladı. Remzi Kitabevi, Mavi Bulut Yayınları ise büyük boy, üç boyutlu pop-up versiyonu gibi farklı “Küçük Prens”ler dış görünüşleri kadar, “içerik”leriyle de farklılaşıyor. Örneğin, Cemal Süreya, özgün dili Fransızca olan “Küçük Prens”teki “l’essentiel est invisible pour les yeux” cümlesini “Gerçeğin mayası gözle görülmez” diye çevirmişti. Tomris Uyar’la birlikte yaptıkları çeviride de cümle bu şekilde korunmuş. Say Yayınları’nın kitabında, İsmail Yerguz bu cümleyi “Gözler gerçeği görmez”, Notos Kitap’ın baskısında Orçun Türkay “İşin özü göze görünmez”, Lotus Yayınları’nın çevirmeniHaktan Birsel ise “Fakat gözler aslında göremez” biçiminde çevirmeyi tercih ki, “Küçük Prens” kitabı, Türkiye’de farklı yayınevlerince, farklı çevirilerle yayımlanmaya devam edecek. Sonuçta, hangi kitabın daha nitelikli olduğuna okur karar verecek. ve bunlarda çeşitli yayınevlerinin kitap kapakları çogunluğu özgün kapağı kullanmış Ben mavibulut yayınlarından okumuştum, şimdi can, ithaki, kırmıkedi, yakamoz yayınlarını da okumayı planlıyorum Peki sizin tercihiniz hangisi oldu? ya da hangisi/hangilerini okumayı planlıyorsunuz? İyi okumalar dilerim...
küçük prens kitaptan çıkarılan sonuç